Millî Eğitim Bakanı Tekin kaleme aldı: Eğitimde paradigma değişimi
“`html
Eğitimde Paradigma Değişimi: Türkiye’nin Geleceği için Yeni Bir Vizyon
Dönemin Millî Eğitim Bakanlığı müsteşarı olarak görev alan Yusuf Tekin, dershanelerin o dönemde devletin eğitimdeki merkezi otoritesini zayıflatmayı hedefleyen FETÖ’nün temsilcisi haline geldiğini belirtti. Tekin, Yeni Şafak’taki yazısında şu önemli değerlendirmeleri yaptı: “FETÖ yapısı, dershaneler aracılığıyla oluşturduğu geniş ve kontrolsüz ağ sayesinde, nitelikli insan kaynağını kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirebilmiş ve sivil toplum kimliği altında saygın bir imaj oluşturup yasadışı ekonomik kazanç elde etmiştir. Bu durum, FETÖ’nün devletin tüm organlarını ele geçirme çabalarının temellerini atarak ulusal güvenlik ve ülke bekası açısından büyük bir tehdit oluşturmasına neden olmuştur. Dershanelerle başlayan tartışmalar ve 15 Temmuz gecesi yaşanan ihanet, bu tehdidin boyutunu gözler önüne sermiştir.”

Bakan Tekin, dönemin hükümetinin dershanelerle ilgili kararlarını alırken sadece pedagojik nedenlerin değil, siyasi ve toplumsal faktörlerin de etkili olduğunu vurgulayarak, 15 Temmuz sonrası uygulanan politikalar ile eğitim alanının FETÖ etkisinden arındırıldığını ve kamu güveni ile eşitlik açısından önemli adımlar atıldığını belirtti.
Yazısını çarpıcı bir tespit ile kapatan Tekin, “Dershanelerin dönüşüm süreci, Türkiye’nin eğitimdeki vizyonunu dünya ile paylaştığı stratejik bir karardır. Eğitim, bir milletin geleceğe yansıdığı aynadır; bu aynayı net ve sağlam tutmak, hem devletin hem de toplumsal adaletin gereğidir. Bu dönüşüm; öğrenmenin merkezine okulu, düşünmenin temeline özgürlüğü, dersin içeriğine bilimi, müfredatın odak noktasına bireyi, sadakatin temel noktasına vatanı ve sosyalleşmenin merkezine insani değerler setini yerleştirmekle mümkün olacaktır.” şeklinde ifade etti.
Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin’in Kaleme Aldığı Makale
EĞİTİMDE PARADİGMA DEĞİŞİMİ: AK PARTİ İKTİDARLARINDA SİSTEM VE VİZYONUN YENİDEN İNŞASI
Dershanelerin dönüşüm süreci, Türkiye’nin eğitimde nasıl bir gelecek öngördüğünü tüm dünyaya duyuran stratejik bir adımdır. Çünkü eğitim, bir milletin gelecekle olan bağlantısını belirler; bu bağı güçlü tutmak ise devletin ve toplumun görevdir.
2011-2016 yılları, eğitim sistemimizdeki sınav odaklı sorunların ve alışkanlıkların en belirgin hale geldiği bir dönemi işaret eder. Bu süreçte dershaneler, yalnızca eğitim alanındaki hazırlık kurumları olmanın ötesine geçmiş, aynı zamanda gençlerin sosyal kimliğinin ve yönelimlerinin şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Esnek yapıları sayesinde gençler için çekici hale gelen bu kurumlar; zamanla okulu zayıflatmış ve ailelerin ekonomik yükünü artıran bir alternatif eğitim sistemine dönüşmüştü.
DERSHANE TARTIŞMALARINDAN 15 TEMMUZ’A EĞİTİMDE ARINMA DÖNEMİ
Eğitim ile hayat arasındaki bağı zayıflatan bir iklimde, dershaneler FETÖ’nün kimliğini yansıtan ideolojilerin yayılması noktasında kritik bir araç haline gelmişti. Bu yapının kontrolündeki dershaneler, gençlerin belli zihniyetlere hizmet etmelerini sağlayan sosyal platformlar haline dönüşmüştü. Bu durum, eğitimde merkezi otoritenin sorgulanmasına ve devlete alternatif yapıların güç kazanmasına yol açmıştır. Sınav baskısı, demografik gelişmeler ve şehirleşme etkisiyle bu süreç, eğitimde bir alternatif sistemin doğmasına zemin hazırlamıştır.
Bu ikili yapılar, eğitimde eşitsizliklerin artmasına ve başarının ailelerin ekonomik durumuna bağlı hale gelmesine neden olmuştur. Ayrıca, FETÖ gibi yapıların eğitim sistemini tehdit eden bir zeminde ortaya çıkışını hızlandırmıştır. Eğitim alanında meydana gelen bu değişimler, devletin otoritesini zayıflatmış ve kamu güvenini sarsmıştır. 15 Temmuz, bu sürecin bir sonucuydu ve derin bir toplum mühendisliğinin işaretlerini taşımaktaydı.
PEDAGOJİK-SOSYOLOJİK ARKA PLAN
Bu dönemdeki pedagojik ve sosyolojik tabloları üç ana başlıkta özetlemek mümkündür. Birincisi; eğitim sisteminin genel yapısının bozulmasıdır. Okul bilgisi değersizleşmiş, öğretmenin söylemi önemsizleşmiştir. Dershaneler, eğitimde rekabetin önünü açarak, öğrencileri geçiş dönemlerinde zorluklarla karşı karşıya bırakmıştır. İkincisi; eğitimde eşitsizliklerin arttığı bir dönemdir; başarı, ekonomik durum ile doğru orantılı hale gelmiştir. Üçüncüsü ise; devleti içten kuşatmaya yönelik yapılanmaların artış göstermesidir. Bu yapı, çocukları sadakatle yönlendirme amacı güden bir sistem geliştirmiştir.
Kamuoyundaki bu derin tartışmaların arka planında yatan sosyolojik parametreler, eğitim sistemine yönelik alınan kararların arkasındaki sebeplerden birkaçını oluşturmaktadır. Hükümetin dershanelerle ilgili aldığı tedbirler, eğitimde eşitlik ve güvenin yeniden tesis edilmesine katkı sağlamıştır.
DERSHANELERİN DÖNÜŞÜMÜ
Dershanelerin dönüşüm süreci, eğitimde eşitlik sağlamak, değerlendirme süreçlerini şeffaflaştırmak ve eğitimde okulu yeniden merkeze yerleştirmek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bu dönüşüm, kamusal akıl ve pedagojik gereklilikler doğrultusunda yeniden şekillendirilmiştir.
Devlet, eğitimde sosyal adaletin sağlanması açısından aktif rol almış ve bu kapsamda destekleyici kurslar, burs imkanları ve öğretmen teşvikleri oluşturarak herkesin eşit şartlarda yarışabileceği bir ortam yaratmıştır. Böylece dershanelere bağımlı olmayan ailelerin çocukları da eğitim alanında eşit fırsatlara sahip olmuştur. Yeni sistemde başarı, artık dışarıdan alınan desteğe değil, okulun sağladığı eğitim yapısına dayanmaktadır.